What a "LoSeR"


Geçen gün bir sohbette insanların aslında (fiziksel olarak ta) gerçekten burunlarının ucundakinin farkına varamadıkları üzerine biraz kafa patlattık.

Acaba insanı bu denli kör olmaya iten nedir? Kafasında kurduğu dünyada (fazlasıyla) kaybolmuş olması mı, gündelik yaşamın bunaltıcı çarkı mı, yoksa “sadece” farkında olamayışı mı?

En son söylediğim “SADECE farkında olamayışı mı?” kısmında birazcık oyalanmak istiyorum.

Farkında olmak? Bu ne demek? Sonrasında yanlış anlaşılmalara mahal vermemek ve (hayatta nedense çoğu zaman yapmaya çalıştığımız gibi) riskleri minimuma indirmek için öncelikle “farkındalık” kavramını bir açıklığa kavuşturmak gerek…

Sözlük anlamıyla farkında olmak “görülmesi veya bilinmesi gereken şeylerden haberi bulunmak, kavranması gereken bir şeye dikkat etmek” demek oluyormuş. (bu tanımda bile bir dayatma var- kavranması gereken)

Bana kalırsa “farkında olmak”, kısaca yaşamın tadına varabiliyor olmaktır. Olasılıkları değerlendirebiliyor, fırsatları ve etrafındaki güzellikleri görebiliyor olmaktır.
Etrafta olan bitenlere duyarsızca bön bön bakmamak, onun yerine olayları kendince değerlendirebiliyor olmak, fikir sahibi olmaktır.

Peki, “sadece” farkında olamıyor olmak nedir diyecek olursak, o nedir?

Buradaki “sadece” kelimesi aslında olayın/fiilin ehemmiyetine rağmen (nasıl) hala olumsuzluk ekleriyle donatabiliyor olmamızla dalga geçer nitelikte oraya iliştirilmiş sembolik bir laftır.

Kabul edin, biz her zaman önemli şeyleri ti ye alarak mizah yaptık, ağlanacak halimize güldük. Gelişmek için çaba sarf etmenin gerekliliğinin bilincinde olduğumuzdan, kaçmak için dalga geçtik hep.

Aslında her şeyin farkındaydık. Fakat o kadar –mış gibi yapmaya alışmıştık ki, bu daha kolay geliyor diye ekleri, takıları, maskeleri kaldırmaktan kaçtık.

İşte bu yüzden doğanın güzelliğinden, güneşin eşsizliğinden etkilenmiyormuş gibi devam ettik yolumuza. Bu yüzden hep “doğru zamanda doğru yerde” olmaya kastık fakat aslında bunu doğru yerde doğru zamanda olduğumuzda anlamadık. Farkına varamadık.

Sağlığımız yerindeyken kıymetini bilmedik, sevdiğimiz hayattayken ona onu sevdiğimizi yeterince söyleyemedik-anlatamadık…

İşte bu yüzdendir ki her gün burnumuzun dibindeki değerleri/insanları görmedik/farkına varamadık…

Yorumlar

Popüler Yayınlar