~ me vs. you ~

Bugün düşünürken aslında aradaki ilişki ne olursa olsun (aşk, sevgi, arkadaşlık, iş vs.) her ayrılıkta akılları kurcalayan (ve ilişkide tarafların bağları ne kadar güçlüyse kişiyi o denli kıvrandıracak) bir durumun ortaya çıktığı aklıma geldi. Bu durum aslında cevabı hiç de basit olmayan basit sorudan ibaret ; “Karşımdakini -ya da başka bir deyişle bu ilişkiyi- mi yoksa kendimi mi daha çok seviyorum?”. Bana kalırsa bu durum pek bi sıkılınası durum olup, insanın kafasını bir saniye bile boş ve rahat bırakmayan cinstendir. (herhangi bir “bitiş”in eşiğinde olmadan bu konuyu objektif olarak değerlendirebiliyor olmak da acayip bir lüks bir durummuş, bunu söylemeden de geçemedim. :) )

Peki ne yapılır, ne edilir de kurtulunur bu zalim çelişkinin pençesinden diye soracak olursanız, size bu konuda verecek hiç bir cevabım ya da ahkam kesecek hiç bir birikimim yok. Fakat düşününce, sanırım ben bugüne kadar çoğu zaman “I love me more” tarafında oldum eşitliğin(!). Bundan sonra ne olur, ne biter orasını kestirmek, hesaplamak diye bir şey yok malesef. (But I hope that the tables are not bout to turn. -Ama olursa da değişik bir deneyim olacağı kesin- ne de olsa değişiklik iyidir.)

Belki de bu durumları fazla kafaya takmamak, geldiği gibi yaşamak ve olaya iyi yönünden bakmak lazım ne dersiniz? Her son aslında yeni bir başlangıç değil midir ki zaten?