"DoZ, SüReÇ, BiRiKiM..."
Mutlu olabilmek, ayakta durabilmek adına her ne kadar çok şey gerekiyor olursa olsun, bana kalırsa bu yolda vazgeçilmez 3 temel unsur var; (namely) DOZ, SÜREÇ ve BİRİKİM. Ve ben buna sonuna kadar inanıyorum.
1) DOZ:
Hani derler ya "azı karar çoğu zarar" diye. Herhalde daha doğru diyemezlermiş. Birşeyi ne kadar seviyor, istiyor olsanız dahi fazlasının ne kadar can sıkıcı olduğunu bir düşünsenize! Çok çikolata yemenin nasıl mide bulandırdığını hepiniz gayet iyi biliyorsunuzdur eminim:) Aynı şekilde çok üstünüze düşen birinin ilgi,sevgi ve alakasının da fazlası son derece bunaltıcı olabiliyor zaman zaman.(Tabii burda olayın öznesinin kim olduğu kritik bir rol oynayabilir:) )
Biraz düşündüm de; gerçekten "ne kadar fazla olursa olsun", "üstüme gelirse gelsin!" diyip te sıkılmayacağımı düşündüğüm bir şey bulamadım. İlk başta oldukça mantıklı gibi görünen birçok şeye biraz düşününce birer kulp bulunuyor.
2)SÜREÇ:
Süreç, süreklilik, istikrar... Başarılı olmak için konu ne olursa olsun bu kelimelerin büyük önem taşıdığı aşikar.
Türklerin "Küçük Prens"i olarak taçlandırılan (ki ben bu betimlemeye ancak kısmen katılabilirim) Serdar Özkan; son kitabı "Kayıp Gül"de "Oysa, zirveye varanların adımları seninkilerden daha büyük değildi. Ama onlar, o küçük adımları birbiri ardına atmayı sürdürmüş kimselerdi. İmkansızı gerçekleştiren mucizeler değil, SÜREKLİLİKtir. Suya sarp kayaları deldiren de budur. 21.yy'ın insanına gülleri duyuran da." diye yazmıştı. Bu satırlar oldukça dikkatimi çekmişti. Bu alıntıyla anlatmak istediğimi özetlemiş bulunduğuma inanıyorum.
Düşündüğümüz, hayal ettiğimiz ve ne olursa olsun inanarak çıktığımız yolculukta, vazgeçmeden o yolda yürümeye devam ettiğimiz sürece sonuca varabiliriz ancak. Ne zaman canım sıkan, uzaklara dalıp gitmeme sebep olan pürüzler olsa aklımı kurcalayan, hep bu düşünce imdadıma yetişir. Bu durum pes etmeyi kendine yakıştıramayan yüreğime enerji enjekte ederek inancımı tazelemiştir hep.
3)BİRİKİM:
Ulvi başarı üçgenimizin bir de 3. köşesi, BİRİKİM kısmı var hikayemizin. Birikim, altyapı..
Küçükken koşuşturmak ve yaramazlık yapmaktan kalan zamanlarda normal formattaki bir kız çocuğu gibi evcilik tipi oyunlar oynamaktan ziyade tercihimi dünyanın en mükemmel oyuncağı (hatta yemek yapmaktan sonra belki de uğraşması en rahatlatıcı şeyi) olan LEGOlardan kullanmışımdır hep. Hayatta ki BİZ de legolar gibiyiz aslında. Üstüste eklenen parçaların temeli zayıf olursa (ağırlık merkezi konusuna hiç girmeyeceğim:) ) üstüne koydukların devrilir ve sinir bozar. (Buna başka bir örnek bkz. Jenga)
Ben insanların kendilerine yaptıkları yatırımı da buna benzetiyorum aslında. Hayat boyu görüp, duyup, okuyup, algıladıklarımız bizim bilgimizin, görgümüzün temelini oluşturarak bize şahsımıza münhasır birer bakış açısı kazandırıyor. Antenleri açık tutarak, öğrenme merakıyla beslenip birikimimizi zenginleştirmeliyiz. Ne de olsa gelişmek güzel şey:) Eğer bunu başaramazsak, altyapımızın eksik kalışı dolayısıyla üstüne eklediğimiz şeyler ne kadar faydalı ve önemli olursa olsun benliğimiz onları taşıyamayacak, sindiremeyecek ve devrilecektir.
Bu miniminnacık üçgen aklınızın bi köşesinde bulunsun derim, inanın bana boyundan büyük işler başarmanıza yardımcı oluyor. Belki bir gün işe yaradığını hissedersiniz. :)
1) DOZ:
Hani derler ya "azı karar çoğu zarar" diye. Herhalde daha doğru diyemezlermiş. Birşeyi ne kadar seviyor, istiyor olsanız dahi fazlasının ne kadar can sıkıcı olduğunu bir düşünsenize! Çok çikolata yemenin nasıl mide bulandırdığını hepiniz gayet iyi biliyorsunuzdur eminim:) Aynı şekilde çok üstünüze düşen birinin ilgi,sevgi ve alakasının da fazlası son derece bunaltıcı olabiliyor zaman zaman.(Tabii burda olayın öznesinin kim olduğu kritik bir rol oynayabilir:) )
Biraz düşündüm de; gerçekten "ne kadar fazla olursa olsun", "üstüme gelirse gelsin!" diyip te sıkılmayacağımı düşündüğüm bir şey bulamadım. İlk başta oldukça mantıklı gibi görünen birçok şeye biraz düşününce birer kulp bulunuyor.
2)SÜREÇ:
Süreç, süreklilik, istikrar... Başarılı olmak için konu ne olursa olsun bu kelimelerin büyük önem taşıdığı aşikar.
Türklerin "Küçük Prens"i olarak taçlandırılan (ki ben bu betimlemeye ancak kısmen katılabilirim) Serdar Özkan; son kitabı "Kayıp Gül"de "Oysa, zirveye varanların adımları seninkilerden daha büyük değildi. Ama onlar, o küçük adımları birbiri ardına atmayı sürdürmüş kimselerdi. İmkansızı gerçekleştiren mucizeler değil, SÜREKLİLİKtir. Suya sarp kayaları deldiren de budur. 21.yy'ın insanına gülleri duyuran da." diye yazmıştı. Bu satırlar oldukça dikkatimi çekmişti. Bu alıntıyla anlatmak istediğimi özetlemiş bulunduğuma inanıyorum.
Düşündüğümüz, hayal ettiğimiz ve ne olursa olsun inanarak çıktığımız yolculukta, vazgeçmeden o yolda yürümeye devam ettiğimiz sürece sonuca varabiliriz ancak. Ne zaman canım sıkan, uzaklara dalıp gitmeme sebep olan pürüzler olsa aklımı kurcalayan, hep bu düşünce imdadıma yetişir. Bu durum pes etmeyi kendine yakıştıramayan yüreğime enerji enjekte ederek inancımı tazelemiştir hep.
3)BİRİKİM:
Ulvi başarı üçgenimizin bir de 3. köşesi, BİRİKİM kısmı var hikayemizin. Birikim, altyapı..
Küçükken koşuşturmak ve yaramazlık yapmaktan kalan zamanlarda normal formattaki bir kız çocuğu gibi evcilik tipi oyunlar oynamaktan ziyade tercihimi dünyanın en mükemmel oyuncağı (hatta yemek yapmaktan sonra belki de uğraşması en rahatlatıcı şeyi) olan LEGOlardan kullanmışımdır hep. Hayatta ki BİZ de legolar gibiyiz aslında. Üstüste eklenen parçaların temeli zayıf olursa (ağırlık merkezi konusuna hiç girmeyeceğim:) ) üstüne koydukların devrilir ve sinir bozar. (Buna başka bir örnek bkz. Jenga)
Ben insanların kendilerine yaptıkları yatırımı da buna benzetiyorum aslında. Hayat boyu görüp, duyup, okuyup, algıladıklarımız bizim bilgimizin, görgümüzün temelini oluşturarak bize şahsımıza münhasır birer bakış açısı kazandırıyor. Antenleri açık tutarak, öğrenme merakıyla beslenip birikimimizi zenginleştirmeliyiz. Ne de olsa gelişmek güzel şey:) Eğer bunu başaramazsak, altyapımızın eksik kalışı dolayısıyla üstüne eklediğimiz şeyler ne kadar faydalı ve önemli olursa olsun benliğimiz onları taşıyamayacak, sindiremeyecek ve devrilecektir.
Bu miniminnacık üçgen aklınızın bi köşesinde bulunsun derim, inanın bana boyundan büyük işler başarmanıza yardımcı oluyor. Belki bir gün işe yaradığını hissedersiniz. :)
Yorumlar
Yorum Gönder