varlığını hissetmek güzel..
Anlam veremediği bir merakla kapıya yöneldi. Halbuki ne bir ses ne de bir tıkırtı duymuştu. Peki neden bu kadar görmek istiyordu ardındakini? Nedir bu kadar onu çeken?
Bir an düşünmeden atıldı ve bir hamlede açıverdi ağır kapıyı. Göz hizasında derin bir karanlıktan başka birşey yoktu. İçini bir hüzün kapladı. Ne görmeyi bekliyordu ki?! Kendi kendine söylendi. Fakat çok geçmeden karanlıkta bir çift göz parladı uzakta. İçini garip bir his kaplamıştı. Korku değildi.. Fakat kapıyı kapatmalıydı. En azından böyle düşündü. Ama kapıyı açmadan önceki o his bunu yapmasına izin vermiyordu.
Gözler gittikçe yaklaşıyordu. Ufacık kara bir kediydi kendine doğru yaklaşan. Giderek yaklaştı ve sanki o hiç orada değilmiş gibi içeri girdi o ağır ahşap kapıdan. Şaşırmıştı! Nasıl oluyor da kendisi bu küçücük kediden tedirgin olurken, kedi onu yok sayıyordu?!
Eğildi ve elini uzattı. Karakedi tüm sevimliliğiyle yanına sokuldu ve bacaklarına dolandı. Şaşırtıcı bir biçimde soğuktu. "Üşümüş olmalı." dedi içinden. Aklına geldi. Ona biraz su ve akşam yemeğinden artanlardan bir kap yemek verdi.
Bu kediye kanı çok çabuk ısınmıştı. Oysa hayvanları hiç sevmezdi. Bir an hüzünlendi. Aklına çok sevdiği biri geldi. Bir süre daldı uzaklara. Sonra toparlandı, dolaptan soğuk bir bira aldı ve düşüncelere daldı.. Kedide onun yanına uzandı, minik patisini dizine koydu..
Derken o uyuyakaldı.
KEDİ: Beni tanımadın mı?,
O: Kimsin? Anlayamıyorum, nerden çıktın bir anda?
K: Soru sorma, anın tadını çıkar. Ynındayım işte.
O: Kim olduğunu ve ne olduğunu bilmiyorum ama uzun zamandır hissetmediğim bir huzur var bedenimde, zihnimde. Ama bu sorular aklımı kurcalarken...
K: Sadece hisset.. Düşünme.. Düşünmek, mantıklı olmaya çalışmak algılarını yanlış yönlendiriyor. Aradığın cevap zihninde değil, kalbinde..
O: Peki ama...
K: Az zamanımız kaldı. Ama şunu bilmeni istedim ki; ben asla gitmedim. Seni terketmedim. Her akşam bu koltukta seninleyim. Acı çekmene dayanamadım. Yaşamaya devam etmelisin. Bir başkasıyla olman bana ihanet değil. Ben senin için ne ifade ettiğimi biliyorum. Bunu hiçbir şey, sendeki yerimi hiçkimse değiştiremez. Ama kalbini mutluluğa aç, kendine bir şans ver. Bunu hakediyorsun. Seni seviyorum..
Bu düşünceler beyninde dolanırken bir an bir rperti hissetti. Uyandı. Kapı ardına kadar açıktı.
Az önce hissettiği şey.. Bu olamadı. Yıllar önce o trajik kazada kaybettiği, hala iliklerine kadar aşık olduğu insan, can yoldaşı, hayat arkadaşı, en yakın dostuydu o. O kedi.. Özlemine dayanamayıp üzüntüsüne ortak olmaya gelmişti.
Sonra bir an gülümsedi. Beyninin ona oyun oynuyor olduğunu düşündü. Kalkıp yüzünü yıkamak, kendine gelmek istedi. Koltuktan kalkıp iki adım attığında burnuna onun teninin mis kokusu geldi. "Bu şekilde de olsa varlığını hissetmek güzel.. Çok güzel.."
Bir an düşünmeden atıldı ve bir hamlede açıverdi ağır kapıyı. Göz hizasında derin bir karanlıktan başka birşey yoktu. İçini bir hüzün kapladı. Ne görmeyi bekliyordu ki?! Kendi kendine söylendi. Fakat çok geçmeden karanlıkta bir çift göz parladı uzakta. İçini garip bir his kaplamıştı. Korku değildi.. Fakat kapıyı kapatmalıydı. En azından böyle düşündü. Ama kapıyı açmadan önceki o his bunu yapmasına izin vermiyordu.
Gözler gittikçe yaklaşıyordu. Ufacık kara bir kediydi kendine doğru yaklaşan. Giderek yaklaştı ve sanki o hiç orada değilmiş gibi içeri girdi o ağır ahşap kapıdan. Şaşırmıştı! Nasıl oluyor da kendisi bu küçücük kediden tedirgin olurken, kedi onu yok sayıyordu?!
Eğildi ve elini uzattı. Karakedi tüm sevimliliğiyle yanına sokuldu ve bacaklarına dolandı. Şaşırtıcı bir biçimde soğuktu. "Üşümüş olmalı." dedi içinden. Aklına geldi. Ona biraz su ve akşam yemeğinden artanlardan bir kap yemek verdi.
Bu kediye kanı çok çabuk ısınmıştı. Oysa hayvanları hiç sevmezdi. Bir an hüzünlendi. Aklına çok sevdiği biri geldi. Bir süre daldı uzaklara. Sonra toparlandı, dolaptan soğuk bir bira aldı ve düşüncelere daldı.. Kedide onun yanına uzandı, minik patisini dizine koydu..
Derken o uyuyakaldı.
KEDİ: Beni tanımadın mı?,
O: Kimsin? Anlayamıyorum, nerden çıktın bir anda?
K: Soru sorma, anın tadını çıkar. Ynındayım işte.
O: Kim olduğunu ve ne olduğunu bilmiyorum ama uzun zamandır hissetmediğim bir huzur var bedenimde, zihnimde. Ama bu sorular aklımı kurcalarken...
K: Sadece hisset.. Düşünme.. Düşünmek, mantıklı olmaya çalışmak algılarını yanlış yönlendiriyor. Aradığın cevap zihninde değil, kalbinde..
O: Peki ama...
K: Az zamanımız kaldı. Ama şunu bilmeni istedim ki; ben asla gitmedim. Seni terketmedim. Her akşam bu koltukta seninleyim. Acı çekmene dayanamadım. Yaşamaya devam etmelisin. Bir başkasıyla olman bana ihanet değil. Ben senin için ne ifade ettiğimi biliyorum. Bunu hiçbir şey, sendeki yerimi hiçkimse değiştiremez. Ama kalbini mutluluğa aç, kendine bir şans ver. Bunu hakediyorsun. Seni seviyorum..
Bu düşünceler beyninde dolanırken bir an bir rperti hissetti. Uyandı. Kapı ardına kadar açıktı.
Az önce hissettiği şey.. Bu olamadı. Yıllar önce o trajik kazada kaybettiği, hala iliklerine kadar aşık olduğu insan, can yoldaşı, hayat arkadaşı, en yakın dostuydu o. O kedi.. Özlemine dayanamayıp üzüntüsüne ortak olmaya gelmişti.
Sonra bir an gülümsedi. Beyninin ona oyun oynuyor olduğunu düşündü. Kalkıp yüzünü yıkamak, kendine gelmek istedi. Koltuktan kalkıp iki adım attığında burnuna onun teninin mis kokusu geldi. "Bu şekilde de olsa varlığını hissetmek güzel.. Çok güzel.."
Yorumlar
Yorum Gönder